THE CLOUD
''How to bring a blush to the snow''
THE CLOUD
''How to bring a blush to the snow''
Biçimsiz şafak güne yayıldı ve şua, an be an kısır halesine sardı şeyiGün şuaranın eşsiz yeganeyi aradığı aralıkta yükselip söndü durdu
Bekledi mukaddem varlığıyla takdim edilmeyi durgun
Öncesiz sonrasız kırık açılar açısı - ve boşluk kıpırdadı -
Mutedil mevsimin itidale sedasız, sessiz savaşlar açtığı uçurumdaTabular asalarını bilgelik hem hışımla zihnimize indirir, büyü bozardı.Aşina köprüler, üzerinde keçiler, toynakları bağlı, gözleri dağlıUzaklarda bir ağacın semiz yapraklarının aksi tahayyüllerine vururDeniz ağlar, rüzgar güler, bahar ağlar, felek gülerdi bir zaman.
Zehir nehrinin kıyısında geceler, mevsimler, yıllar, asırlar - boğazlardan -
Zifir, hava, zaman, tarih olur geçer
Çürük buhardan damıtılmış sıvı, damla damla - köklerden-
İncelikle, cebren, terleterek, duru akar dallara
Alev sağanakları altında hareket hilkat bulur, saadet yüzer
Sayısız, duyusuz, eşit, bilinçsiz paylaşılır zehir.