1- HAL KOKUSU
Tabutlar
arasındaki mesafeleri ölçmeye adanmış bir hayat
Tabutlar
arasında, toprak denizinde bir solucan balığı
Yaşarken
nefesi kesilerek hal edilmişlerin durdurduğu dalgalara sırtüstü uzanmış
Toprak göğü
seyrederek rüyalar düşlüyor bazen
Bir patates,
bir elma, üzerinde sincaplar gezinir bir kök,
Manzara
karanlık, manzara kara, manzara alelade, manzara Tabula Rasa
Düşünde bir
manav, düşünde bir manav yer meyveleri satıyor
Uyandığında,
manav geceyarısı bir hal yolunda
arabasıyla çekçek arasında
Duyuyor bir
hal kokusunu işte o an bizimki burnunda
Hayat diyor
hayat, benimle işte şimdi hal arasında
2- MANAV İLE KABZIMAL
2- MANAV İLE KABZIMAL
Manav ile Kabzımal
aynı gün doğup aynı gün öldüler, cenazeleri aynı ağaçtan birer tabuta konuldu,
farklı evlerden yola çıkan ölmüş bedenleri karşılıklı camilerde yıkandı, cenaze
namazlarını aynı insanlar kıldı, onları iyi bildiler, iyilerdi. Sanayi mahallindeki
mezarlığa aynı anda, yanyana gömüldüler, akrabalarından
ikisi birbirinin ayağına bastı. Birbirlerine haklarını belli belirsiz helal ettiler. Yaşarken, öldüklerinde
hep göğe doğru yükseldiklerini gördükleri düşlerinde, ölürken yere, yerin
altına doğru çekildiklerini gördüler. Onları yerin altında yalnız yaşayan o
adam karşıladı: Mohole !
No comments:
Post a Comment